Depresyon nedir, ne değildir ?
- Depresyon bir duygudurum bozukluğudur.
- Her mutsuzluk hali depresyon değildir.
- Bir neden olmaksızın aniden ortaya çıkabilir.
- Stresli bir yaşam olayından sonra başlayabilir.
- Yaşam boyu tek atak olarak kalabilir.
- Tekrarlayan ataklar olabilir.
- Belirtilerin şiddetli olması ile hastalar iş yapamaz hale gelebilir,
- Veya iş yapabilir ama sürekli mutsuzluk hissedebilirler.
Depresyonun en genelleşmiş tanısı Majör Depresyon olmakla birlikte bu durumun 2 yıl ve daha fazla sürmesi ve belirli kriterleri uzun süre karşılaması halinde, kronik hale gelmesiyle Distimik Bozukluk yani Süregiden Depresyon adını almaktadır. Bunun yanında doğum sonrası (postpartum), mevsimsel, atipik özellikli, maddenin-ilacın yol açtığı gibi depresyon türleri de bulunmaktadır.
Peki bir kişiye Majör Depresyon tanısı koyabilmek için kişide hangi belirtilerin olması gerekir ?
Amerikan Psikiyatri Birliği’nin DSM-5 yani “Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı”na (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) göre, bir kişiye Majör Depresyon tanısı koyabilmek için öncelikle aşağıdaki şartları karşılaması gerekmektedir:
A. 15 gün boyunca 5 maddenin bulunması (1 ve/veya 2. maddelerin bulunması zorunlu):
- 1. depresif, çökkün duygudurum
- 2. anhedoni, ilgi-istek kaybı/azalması
- 3. iştah azalması veya artması
- 4. uyku azalması veya artması
- 5. psikomotor yavaşlama ya da ajitasyon
- 6. enerji azalması, yorgunluk, bitkinlik
- 7. suçluluk, değersizlik hissi
- 8. konsantrasyon güçlüğü
- 9. intihar eğilimi, ölüm düşünceleri
B. İşlevsellikte bozulma vardır.
C. Semptomlar bir madde kullanımı ya da geneltıbbi durum ile açıklanamaz.
D. Başka bir psikopatoloji ile ya da yas tepkisi ile açıklanamaz.
E. Manik ya da hipomanik nöbet yoktur. (Bipolar Bozukluk dışlama kriteri)
Depresyon kendini günlük yaşamda nasıl gösterir ?
- Karar verme güçlüğü, konsantrasyon zorluğu, bellek bozukluğu.
- Daha önce zevk alınan iş ve aktivitelerden zevk alamama (cinsel isteksizlik dahil)
- İşte, okulda, aile ve arkadaş arasında sorunların ortaya çıkması.
- Diğer insanlardan uzaklaşma ve yalnız kalma isteği.
- Enerji azlığı, yorgunluk hissi ve çabuk sinirlenme.
- Uyku bozukluğu (dalamama, sürdürememe, sabah erken uyanma veya fazla uyuma)
- Yeme bozukluğu (iştahta azalma veya artma)
- Nedeni belli olmayan baş, boyun, sırt ağrısı gibi vücudun değişik yerlerinde sürekli ağrılar hissetme.
- Alkolü arttırma veya yatıştırıcı ilaç ihtiyacı hissetme.
- Kendine zarar verme, intihar planları yapma, intihar girişiminde bulunma veya kendi cenaze töreninitasarlama vb. durumlar.
Depresyonun risk grubu faktörleri nelerdir ?
- Erkeklere oranla kadınlarda daha fazladır (gebelikte, doğum sonrası ve menopozda risk artar)
- En sık 25 - 44 yaş aralığında görülür.
- Ülkemizde yaygınlığı %8 - 20 aralığındadır.
- Ortaya çıkışında genetik ve psikososyalfaktörler etkilidir.
- Epizodlar şeklinde görülür.
- Genetik yatkınlık varsa 1’den fazla epizod görülme olasılığı artar.
- Olumsuz erken yaşam deneyimleri majör depresyon görülme olasılığını arttırır.
- Kronik fiziksel/bedensel hastalığı olanlarda daha fazladır.
Depresyon Tedavisi
Depresyon tanısı belirli psikometrik testlere bakılarak ve belirtilerin izlenmesi sonucunda konulduktan sonra öncelikli olarak kişide ilaca gerek duyulacak bir durum olup olmadığına bakılmaktadır. Bazı hastalar hiçbir tedavi ve terapi olmadan kendi başına depresyonu atlatabilmektedir. Bu noktada sağlıklı bir yaşam, sağlıklı bir sosyal çevre, yalnız olmamak, egzersiz ve spor, yoga ve meditasyon gibi pek çok unsur rol oynayabilmektedir. Depresyon tedavisinde antidepresan ilaçlar, psikoterapiler, gerektiği durumlarda yatışlı tedaviler söz konusu olmaktadır. Kişinin tedaviye olan inancı ve isteği tedavinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Antidepresan ilaçlar kişiyi nöropsikolojik anlamda dengede tutup iyileştirirken; psikoterapiler kişideki olumsuz duygu, düşünce ve davranışlara odaklanmaktadır. Bu bağlamda, Antidepresanlara ek olarak;
- Bilişsel Davranışçı Terapi,
- Şema Terapi,
- EMDR,
- Psikodinamik Terapi
- Ve Mindfulness tekniklerinden yararlanılmaktadır.
Peki depresyonda intihar riski nasıl anlaşılır ?
- Depresyonda olan bir hastada ağır bunaltı, umutsuzluk, çaresizlik, suçluluk duygularının olması bir risk faktörüdür.
- Daha önce başarısız olan (tamamlanmamış) intihar girişimlerinin varlığı bir risk faktörüdür.
- Hastanın ölmek isteğini belirtmesi bir risk faktörüdür.
- Bunların yanında iş yitimi, aileden ayrılma, travmatik deneyimler, stresle başa çıkılamayan yaşantılar ve yalnızlık gibi pek çok durum risk faktörüdür.
İntiharın direkt sözel ipuçları;
- “keşke ölseydim”
- “intihar edeceğim”
- “bir şeyler değişmezse kendimi öldüreceğim” şeklinde kendini gösterebilir.
İntiharın gizli sözel ipuçları;
- “yaşamaktan yoruldum”
- “yaşama devam etmek için sebep ne ki”
- “bensiz ailem daha iyi olacak”
- “ölsem kimin umurunda”
- “hiçbir yerde istenmiyorum”
- “bana kimsenin ihtiyacı yok” şeklinde kendini gösterebilir.
İntiharın davranışsal ipuçları;
- silah satın alma
- hap biriktirme
- bedenini/organlarını tıbbi bir kuruma bağışlama gibi davranışlar olabilir.
İntiharın durumsal ipuçları ise;
- aniterk etme veya beklenmedik ayrılık
- yakın birinin ölümü (özellikle intihar ile)
- ölümcül bir hastalık tanısı alma
- önemli bir ekonomik kayıp şeklinde olabilmektedir.
İntihar düşünen kişiye nasıl yaklaşmalı, neler yapmalı ?
Öncelikle intihar düşünen kişilere “büyütüyorsun, hayatına son vereceksin de ne olacak, herkes
bunları yaşıyor abartma, günah, seninki lafta gerçekten yapamazsın” vb. cümleler kurmak oldukça yanlış bir yaklaşım olacaktır. Peki bunlar yerine neler yapılabilir ? Öncelikle kişiyle konuşmak ve profesyonel bir yardım alması adına yönlendirmek çok yararlı olacaktır. Unutulmamalı ki intihar düşüncesi olan biriyle bu konuda “doğru” bir şekilde konuşmak onu daha fazla intihara teşvik etmez, bu toplumda yanlış bilinen bir gerçektir. Aksine kişide “anlaşılma” hissi yaratır. Öncelikle soru sorarak başlayabiliriz, örneğin;
- “Son zamanlarda mutsuz musun?”
- “Son zamanlarda uyusam da keşke uyanmasam diye arzular mısın?”
- “Yaşamını sonlandırmak hiç aklından geçti mi?”
Problemler dikkatle ve müdahale etmeden dinlenmeli, yargılamamalı ve kınamamalı. Daha sonra ikna etme işin içine girebilir, bu noktada kişi yardım alması yönünde teşvik edilebilir örneğin “Sana yardımcı olabilmemiz için bir uzmandan randevu almamıza izin verir misin ?” şeklinde başlanarak hayatta kalmaya yönelik sözler alınabilir, intihar etmeyeceğine dair bir uzman tarafından yazılı veya sözlü kontrat alınabilir.
- Kişiye hayali olmayan gerçek ve uygun bir dille intihardan başka daha iyi çözüm yolları olduğunu hatırlatılır.
- İntiharın çözümünden ziyade, problemlerin çözümü üzerine odaklanılır.
- Kişinin acı çektiği gerçeği kabullenilir ve alternatifler önerilir.
- Hangi yolla olursa olsun hastaya umut aşılanır.
- Bu arada hastanın intihar için kullanabileceği (ateşli silah, ilaç, kesici-delici alet, ip, vs) ortadan kaldırılmalıdır ve düzenli aralıklarla planının bulunup bulunmadığına dair teyit alınmalıdır.
İntihar fikri sadece düşüncede mi kalıyor yoksa planlanmış bir durum mu buna bakılır. Eğer böyle bir durum varsa ivedilikle kişinin yakınlarıyla iletişime geçilir ve kişiye psikoterapi haricinde
direkt farmakolojik tedaviye başlanmalıdır. Eğer siz de kendinizde veya yakınınızda bütün bu
sıralanmış durumların olduğunu düşünüyorsanız bir profesyonel desteğine başvurabilirsiniz.
(Yukarıdaki yazı bilgilendirme amaçlıdır, teşhis ve tanı için yeterli değildir, her kişide durumların
görülme şekli farklılıklar göstermektedir ve uzman görüşü olmadan tanı ve tedavi yöntemi
belirlenmemelidir.)
Yazar: Klinik Psikolog Gamze Karaman